Neden Gökçek Başganımı Seviyorum
Tabi ki benim de siyasi bir çizgim var. Bu çizgimden hiçbir zaman da taviz vermem. Sevdiğim ve beğendiğim kişileri de yazmaktan kesinlikle gocunmam. Bu gün tambur dışında bir yazı yazma ihtiyacı duydum. Müsaade ederseniz.
Ben gökçek başgan sevdalısıyım. Bu sevgim biraz da kendilerini şahsi olarak da tanımamdan kaynaklanıyor olabilir. Gökçek tekrar belediye başkanı olduktan sonra, bu sevgimin daha da artarak devam edeceğini düşünüyorum.
Bunları şunun için yazıyorum. Sosyal paylaşım sitelerinde Gökçek’e karşı sürdürülen seviyesiz eleştirilere kendi çevremden katılanlar ve işi hakaret boyutlarına getiren çapulculara sitem etmek istiyorum.
Demokrasi çok sesliliğe inanma rejimidir. Bir siyasetçiyi beğenir ve ya beğenmeyebilirsiniz. O nu eleştirmek en doğal hakkımızdır. Ama bu eleştiri seviyeli olmalı ve asla hakaret boyutuna varmamalıdır.
Bizler aynı coğrafyada yaşayan ve bilhassa Ankara gibi büyük bir ilde her zaman çeşitli vesileler ile bir araya gelen insanlarız. Öfke ve kinimizi bir tarafa bırakalım. Birbirimizi sevmesek bile birbirimize saygımızı yitirmeyelim. Siyasi ayrılığımız dost ayrılığına düşmesin.
Ben bir yıl önce twitter hesabı açtırdım. Bu hesabı açtırdıktan sonra gördüğüm tek şey, birbirimizi çok kırıyoruz.
Benim çok kısa zamanda iki yüzün üzerinde arkadaşım oluştu. Her siyasi görüşten arkadaşım var. İnanın TKL li bile arkadaşım var. Her arkadaşım ile öyle güzel ortak beğenilerimiz var ki, ben onun ile o ortak noktamız üzerinden yazışıyorum. Daha yeni öğrendim. CHP eski İl Başkanı Haydar abim benim gibi tambur, klasik müzik, caz ve vurgulu sazlar müziği aşığı imiş. Daha geçen hafta yabancı bir müzik grubunun konserini dinlemek için İstanbul’a gitti. Bu bizim Haydar Abi ile ortak noktamız. Ben de üç ay önce önemli bir klasik müziği konseri için Viyana’ya gittim. Mozart’ın konser verdiği orijinal salonda klasik müzik dinledim. Bunlar bizim dostluklarımızı siyasi kavgalar ile feda etmemiz gereken ortak noktalarımız.
Benim en çok üzüldüğüm nokta ise, benim eski milli görüşcü olmamdan dolayı bana yapılan hakaretler . Ben milli görüşe ihanet etmişim. Asla bunu kabul etmiyorum. Ben dün nasıl yaşıyorsam bu günde öyle yaşıyorum. Siyasi partiler ülkenin yönetimi için bir amaç değil bir araçtır. Benim fikir ve düşüncelerim dün ne ise bu günde aynısıdır. Ben bu gün Ak-Parti mensubuyum ve hala milli görüşcüyüm.
Milli görüşcülük ülkesini doyasıya sevmek ise, ben ülkemi doyasıya seviyorum. Milli görüşçülük ülkesini yüceltmek ise, bu görevi şu anda en iyi yapan bir partiyi desteklemek benim en doğal hakkımdır. Ben nasıl ki, fikirlerinden dolayı başka arkadaşlarıma saygı duyuyorsam, aynı saygıyı ben de bekliyorum.
Musa Serdar Çelebi’yi bir çoğumuz tanırız. Almanya’da Türk Federasyonları Genel Başkanlığı yaptı. Son bir açıklamasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip Erdoğan’ı desteklediğini açıkladı.
Hemen peşinden kıyametler koptu. Musa Serdar Çelebi’yi ihanetlik ile suçlamaya başladılar. Bu hengameye Ankara’daki arkadaşlarımdan da katılanlar oldu. Çok kısa şu kadarını söyleyeyim. Musa Serdar Çelebi en büyük Türk Ülkücülerinden birsidir. O Almanya’da 1980 öncesi Federasyon Başkanı iken ben de Hannover Miili Gençlik Başkan yardımcısı idim.
İhtilal olduğu zaman herkesin kaçacak delik aradığı dönemlerde Sayın Erbakanımız , ki hala kendilerini saygı ile anıyorum ve yaşadığım süre içinde de saygı ile anmaya devam edeceğim, mahkemelerde yargılanırken bizim Avrupa’daki teşkilatlar olarak yaptığımız fedakarlıkları yazmaya burada sayfalar yetmez.Ülkücü camia insanı olmasına rağmen Musa Serdar Çelebi’nin yaptığı hizmetlerin sadakaları bile onların boylarını kat kat aşar.
Yeri gelmişken yazmak istiyorum. Atatürk, Menderes, Özal, Türkeş ve Erdoğan benim gönlümde ebedi yaşayacak liderlerdir.
BEN ERDOĞAN’I SEVİYORUM. Sen de bir başkasını seviyor olabilirsin. Saygımız var. AMA SEN DE BİZE SAYGI GÖSTER. Benim Musa Serdar Çelebiye gösterdiğim gibi
NE İHANETİ? BEN AYNI YERDEYİM. HALA Milli Görüşçüyüm VE EN BÜYÜK YAŞAYAN Milli Görüşçü OLARAK DA UZUN ADAMI SEVİYORUM. 10.10.2014